Spor Gündemi'nde Burcu Biçer, akademik ve saha çalışmaları yürüten Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. İlknur Hacısoftaoğlu'nu konuk ederek sporda haklar ve adalet üzerine konuşuyor.
"Sporun bütün alanlarında sürdürülebilirliği, eşitlik, adalet ve haklara erişimi güçlendirmek için bir aradayız, SAHADAYIZ."
SAHADAYIZ Derneği'nin çalışma alanlarında sporda çocuk hakları, toplumsal cinsiyet, göç öncelikli olsa da spor ve insan haklarının kesiştiği tüm konuları gündeminde barındırıyor. Dernek, sporun bir yandan eşitsizliklerin yeniden üretildiği bir mücadele alanı, bir yandan da katılımı ile güçlenme yoluna dönüştüğü için sahip çıkılması gereken bir özgürlük alanı olduğunun farkındalık anlayışıyla kuruldu.
Sporda haklar ve adalet için SAHADAYIZ
Sporda eşitsizliklerin yeniden üretimine fazlasıyla örnek bulabiliriz, özgürlük alanını öne çıkartmak istiyorum. Endüstrileşmiş bir spor ortamında, bu özgürlük alanlarını nasıl algılamalıyız?
Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. İlknur Hacısoftaoğlu, "Göçmen deneyimlerini çalışmaların arasına koymalıyız. Göçmen grupların dahil olduğu ortamlar yaratmalıyız ki bilgi üretilebilsin. Göçmen konusunu sorun olarak değil, kazanım olarak görmeliyiz," diyor. Kazanım olarak görmeyi sadece başarı ekseninde becerebiliyoruz ve göç eden sporcu/devşirme sporcu negatif algılanıyor.
Spor sahası belki de ayrımcılığın en bariz ve sert hissedildiği bir ortam. Toplumsal cinsiyet açısından ayrımcılığın çok net görüldüğü alanlardan birinin kapsayıcılığını ne şekilde sorgulayabiliriz?
Uzun zamandır sporda ayrımcılığı akademik açıdan irdeleyen, medya kanallarıyla buna dikkat çeken gazeteciler görüyoruz. Bizzat sporun kendi içinden sözcülerinin çıkması neden önemli? Örneğin; seyircisiz oynama cezası kapsamında maçların kadın ve çocuk seyirciye oynanması uygulanıyordu ya da 2016'da atletler atletizm madalyaları kazanırken yerden yere vurulmuş, Melissa Vargas ise Malatyalı ilan edilip bağırlara basılmıştı.